Anne karnındaki gelişimin önemi: Bebekler daha doğmadan dil öğrenmeye başlıyor!

İKNA EDİCİ KANITLAR

Çalışmanın yazarları, "Bu sonuçlar, dil deneyiminin bebek beyninin işlevsel organizasyonunu doğumdan önce bile şekillendirdiğine dair bugüne kadarki en ikna edici kanıtı sağlıyor" diye yazdı. Bu bulgu, erken yaşam deneyimlerinin dil edinimini ve beyin gelişimini nasıl etkilediğini anlamada önemli bir adım olarak kaydedildi.

DOĞUM ÖNCESİ DENEYİMLER

Geleneksel olarak yeni doğanlar, herhangi bir insan dilini öğrenebilen "evrensel dinleyiciler" olarak sınıflandırılır. Ancak ilk doğum günlerine gelindiğinde beyinleri ana dillerinin seslerinde uzmanlaşmaya başlar.

Bu uzmanlaşma dil gelişiminin çok önemli bir parçası ancak çalışma, doğum öncesi deneyimlerin de beyni işitsel ve konuşma algısına hazırlamada kritik bir rol oynadığını öne sürüyor. Bu gelişimin anahtarı, fetüslerin, hamileliğin beş ila yedi ayı kadar erken bir dönemden itibaren, rahim dışındaki sesleri duyabilme yeteneğidir.

DOĞUM ÖNCESİ İŞİTSEL İŞLEME

Bebekler doğumdan sadece birkaç gün sonra annelerinin sesini ve ana dilini tercih ederler. Hatta rahimdeyken duydukları ritimleri ve melodileri bile tanıyabiliyorlar, bu da doğum öncesi işitsel işlemenin karmaşık düzeyine işaret ediyor.

Ancak doğumdan önce dile maruz kalmanın dil gelişimini ne ölçüde etkilediği şu ana kadar belirsizdi. Çalışma, Padova Üniversitesi Padova Sinir Bilim Merkezi'nde doktora öğrencisi olan Benedetta Mariani ve meslektaşları tarafından yürütüldü. Ekip, annelerinin ana diline daha fazla maruz kalan uyuyan bebeklerin, uzun süreli konuşma ve dil öğreniminin göstergesi olan beyin sinyalleri sergilediğini buldu.

ÇALIŞMANIN ODAK NOKTASI

Araştırma için araştırmacılar, Paris'teki Robert Debré Hastanesi'nden Fransızca konuşan 33 anne adayını işe aldı. Annelerin bir ila beş günlük yaşları arasındaki bebeklerinin beyin dalgalarını ensefalografi (EEG) kullanarak izlediler.

Çalışmanın ortak yazarı Judit Gervain, Padua Üniversitesi'nde profesör ve Bütünleyici Sinirbilim ve Biliş Merkezi, CNRS ve Université Paris Cité'de kıdemli araştırma bilimcisidir.

ARAŞTIRMA NASIL YÜRÜTÜLDÜ?

Deney sırasında bebekler uyurken, "Goldilocks and the Three Bears"ın Fransızca, İspanyolca ve İngilizce kayıtları değişen sıralarda çalındı. Bebekler, işitsel ve konuşma algısıyla ilişkili beyin bölgelerine stratejik olarak yerleştirilmiş elektrotlarla donatılmış başlıklar taktılar.

Bu elektrotlar elektrofizyolojik aktiviteyi kaydetti ve araştırmacıların bu dillere maruz kalmanın heceler (teta salınımları) ve ses birimleri (gama salınımları) gibi konuşma öğelerinin işlenmesiyle bağlantılı beyin dalgalarını tetikleyip tetiklemediğini araştırmasına olanak sağladı.

Gervain, "EEG etkilidir çünkü beyin aktivitesini, sinirsel salınımların zamansal dinamiklerini tespit etmek için gerekli olan milisaniye cinsinden bir zaman ölçeği olarak doğrudan ölçer" dedi. "EEG tamamen müdahalesizdir ve küçük bebekler tarafından bile iyi tolere edilir."

KRİTİK YENİ BİLGİLER

EEG sinyalleri, içlerindeki “belleği” veya uzun menzilli korelasyonları ölçmek için işlendi. Mariani, bu analizin dil öğrenimine dair kanıt sağladığını ve dile, özellikle de doğum öncesi duyulan dile maruz kalmanın ardından kalıcı beyin dinamikleri değişikliklerine işaret ettiğini belirtti.

ANNE KARNINDA DİL ÖĞRENİMİ OLMAZSA SORUN OLUR MU?

Gervain, doğum öncesi “dil hazırlığının” kaçırılmasının mutlaka gelişimsel aksaklıklara yol açmayacağını belirtti. Doğum öncesi dil deneyimi dil gelişimini desteklerken, gelişimsel sonuçların tek belirleyicisi değildir.

Kaynak: Earth